21 Ekim 2015 Çarşamba

Ses... bir iki bir iki... eko eko eko...

 Bir ses  vereyim dedim  ama nereden başlasam bilemedim. 1 yıldan  fazla olmuş  yazmayalı;  ama hep aklımda birşeyler yazmak var. Aslında biraz  Instagram'ın suçu,  biraz da  Bursa'nın. Ben geçen yaz Temmuz'da ayrıldım Bursa'dan eşimin işi dolayısıyla. Kendi tercihimizdi  Gümüşhane'ye taşınmak.  Bursa'dan ayrılmak ... hala alışamadım  ve Bursa'ya da 1.5 yıldan beri gitmedim. Ailem orada. Fakat eğer gidersem vazgeçmek mümkün olmayacak.  Anlayacağınız ben biraz depresyondayım.  Doğup büyüdüğüm topraktan ayrılmak hiç kolay olmadı,  olmayacak.  Buraya gelene kadar  bir şehrin bu kadar küçük olabileceğini, imkanlarının bu kadar kısıtlı olabileceğini hiç düşünmezdim. Bursa'nın bir semti  kadar bütün şehir.  Neyse ki biz kampüs içindeyiz; ama öğrenciler olmadığında yaz tatilinde hayalet şehre dönüşüyor şehir. Şimdilik idare ediyoruz. En büyük sıkıntı ise anaokulu oldu. Toplamda 3 tane okul var merkezde ve alternatif de pek fazla yok.  Dahası  ne bir kahve içebileceğimiz ne de yemek yiyebileceğimiz  bir yer var. Olanlar bana hitap etmiyor.   Lcw bile yok ki siz düşünün artık. Neyse. Bim, A101, Şok var... Hayaller...  Migros vs, bir Starbucks'ı rüyamızda görüyoruz.  Ama Trabzon yakın  sayılır: 1saat 40 dakika. Alışverişimizi yapıyor, kahvemizi içiyor geliyoruz.  Çok sıkıntılı bir dönem. Her şeye rağmen,  kesinkes alışamadım da diyemem;  çok şükür ki  sevdiğim arkadaşlarım, dostlarım var. Zaman daha kolay geçiyor. Gümüşhane'nin en sevdiğim yanı ise havası. Kışı bile oldukça rahat geçiriyoruz. Kış çok soğuk olmadığı gibi yaz da serin geçiyor, nem yok, kızım burada daha az hasta oluyor ve maşallah  hasta olduğunda da hafif atlatıyor.  Kısaca özetlersek  şimdilik asayiş berkemal...